Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), “Büyüme için Temelleri Güçlendirmek” temasıyla hazırladığı Ekonomik Görünüm Ara Dönem Raporu’nu açıkladı. Rapora göre, küresel ekonomik büyüme 2023’te direnç gösterdi ve enflasyon beklenenden daha hızlı geriledi.
Geçen yıl küresel ekonomi yüzde 3,1 büyüdü. Büyüme, dördüncü çeyrek dahil olmak üzere yıl boyunca özellikle ABD’de güçlü kalırken, diğer birçok gelişmiş ülkede enerji krizinin etkilerini yansıtan şekilde daha zayıf oldu. Ekonomik büyüme G20 ülkelerinde yüzde 3,3, ABD’de yüzde 2,5 olarak gerçekleşti. Avro Bölgesi’nde büyüme yüzde 0,5 olurken Almanya’da yüzde 0,1 daralma görüldü. Büyüme İngiltere’de yüzde 0,3, Fransa’da yüzde 0,9, Çin’de yüzde 5,2, Hindistan’da yüzde 6,7 ve Türkiye’de yüzde 4,1 oldu. Brezilya ekonomisi yüzde 3,1, Japonya ekonomisi yüzde 1,9 ve Rusya ekonomisi yüzde 3,1 büyüme gösterdi, Suudi Arabistan ekonomisi ise yüzde 0,9 daraldı.
Küresel ekonomideki büyüme bu yıl yüzde 2,9 olacak ve 2025’te finansal koşulların da iyileşmesiyle yüzde 3’e yükselecek. OECD’nin geçen kasımda yayımladığı Ekonomik Görünüm raporuyla karşılaştırıldığında, bu yıl için küresel ekonomik büyüme tahmininin yüzde 2,7’den yüzde 2,9’a yükseltildiği görülüyor. OECD’nin 2025’e yönelik küresel ekonomik büyüme beklentisi değişmedi.
Türkiye ekonomisindeki büyümenin bu yıl yüzde 2,9 olması beklenirken, 2025’te yüzde 3,1 olacağı öngörülüyor. OECD, kasımdaki tahminlerine göre bu yıl için büyüme öngörüsünü değiştirmedi, 2025 için ise yüzde 0,1 düşürerek yüzde 3,1’e revize etti.
Rapora göre, enerji ve gıda fiyatlarındaki gerileme ve sıkı para politikasına bağlı olarak enflasyon, geçen yıl birçok ülkede düşüş gösterdi. Ancak çekirdek enflasyonun çoğu ülkede hala hedefin üzerinde seyretmesi ve işgücü maliyetlerindeki artışın orta vadeli enflasyon hedefleriyle uyumlu olan seviyeden yüksek olması nedeniyle, 2021’de başlayan enflasyonist sürecin 2025’te sona ereceğinden emin olmak için henüz erken. Jeopolitik gerilimlerin enflasyonda yukarı yönlü baskı oluşturma riski bulunurken, enerji fiyatlarında artış görülebilir ve bu durum küresel ekonomik büyümeye zarar vererek doğrudan enflasyon baskılarını artırabilir.
Yorum Yap