Araştırmacılar, dünya genelindeki uçuş verilerini inceleyerek gökyüzündeki uçakların dağılımını **modelledi** ve bu verileri kontrolsüz roket gövdesi yeniden giriş kayıtlarıyla karşılaştırdı. Çalışma, özellikle **SpaceX’in Starlink projesi** gibi büyük ölçekli uydu yerleşimlerinin, uçaklar için oluşturduğu riski ortaya koyuyor. Uçuş yoğunluğunun artmasıyla birlikte, uzayda bulunan uydu ve roketlerin sayısındaki artış hava trafiğini de olumsuz etkiliyor. Bu durum, uçakların **uzaydan düşen cisimlerle çarpışma** ihtimalini artırıyor.
Aerospace Corporation’ın verilerine göre, 2021 yılında bir uçağın uzaydan düşen bir cisimle çarpışma ihtimali **100.000’de 1** olarak hesaplanmıştı. Ancak araştırmacılar, hava sahasında dolaşan hatta **birkaç gram ağırlığındaki enkaz parçalarının bile** motorlara veya ön camlara çarpması durumunda ciddi zararlar verebileceği konusunda uyarıyor.
Bilim insanları, uzaya gönderilen roket ve uydular için “**kontrollü yeniden giriş**” sistemine yatırım yapılması gerektiğini vurguluyor. Ancak mevcut durumda, fırlatılan roketlerin yalnızca **%35’inde bu sistem** kullanılıyor. Önlem alınmazsa, hava sahası otoriteleri önümüzdeki yıllarda giderek artan sayıdaki kontrolsüz uzay enkazıyla mücadele etmek zorunda kalabilir.
Araştırmacılar, uzay faaliyetlerinde güvenliği artırmak için hükümetlerin ve özel şirketlerin **ortak hareket etmesi** gerektiğini belirtiyor. **Yörüngede bulunan 2.300’den fazla roket gövdesinin kontrolsüz şekilde Dünya atmosferine yeniden gireceğini** belirten bilim insanları, hava sahası yetkililerinin önümüzdeki onlarca yıl boyunca bu tehditle başa çıkmak zorunda kalacağını ifade ediyor. Araştırma, Scientific Reports dergisinde yayımlandı.
Reklam & İşbirliği: [email protected]