Harvard Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin son raporuna göre, 18-25 yaş arasındaki genç yetişkinler, 14-17 yaş arasındaki gençlere göre iki kat daha fazla kaygı ve depresyonla mücadele ediyor. Bu yaş grubundaki gençlerin yüzde 36’sı anksiyete yaşarken yüzde 29’u depresyonla mücadele ediyor. Araştırmaya göre, 14-17 yaş arasındaki gençlerde bu oranlar sırasıyla yüzde 18 ve yüzde 15.
Finansal durum, başarma baskısı ve dünyanın kötüye gittiği algısı gibi faktörler genç yetişkinlerin yaşadığı temel zorluklar arasında yer alıyor. Sosyal medyanın ise kaygı ve depresyona yol açtığı gençlerin yalnızca yüzde 28’inde etkili olduğu belirlendi.
Ancak, raporun en endişe verici sonucu “anlam veya amaç eksikliği” oldu. Ankete katılan gençlerin neredeyse yüzde 58’i duygusal boşlukta olduğunu ifade etti. Ayrıca, gençlerin yarısı hayatlarında “yönsüzlük” hissettiğini belirtti.
Rapor, 1.853 kişiyle yapılan bir araştırma sonucunda elde edildi. Ankete katılanlar arasında gençler, genç yetişkinler ve ebeveynler yer aldı. Sorular aracılığıyla stres faktörleri, benlik duygusu, umut, sosyal medya kullanımı, yardım arama, ilişkiler ve genel tutum, değer ve davranışlar hakkında bilgi alındı.
Ankete katılan genç yetişkinler arasında kadınların erkeklere göre yaklaşık yüzde 10 daha fazla zihinsel sağlık sorunu yaşadığı ortaya çıktı. Düşük gelirli genç yetişkinlerin akıl sağlığı, varlıklı akranlarına göre daha fazla etkileniyor. Yılda 30 bin dolardan az kazanan genç yetişkinlerin yüzde 48’i kaygı bozukluğu yaşarken, 100 bin dolar veya daha fazla kazananların yüzde 28’i aynı sorunu yaşıyor. Depresyon oranları ise az ve çok kazananlar arasında sırasıyla yüzde 36 ve yüzde 20 olarak belirlendi.
Araştırma sonuçlarına göre, genç yetişkinlerin yüzde 42’si silahlı şiddetin ruh sağlığı üzerinde olumsuz etkisinden, yüzde 34’ü iklim değişikliğinden ve yüzde 30’u siyasi istikrarsızlıktan rahatsızlık duyuyor. Genç yetişkinlerin bu endişeleri, genel anlamda hayatın anlamını aramalarına ve kaygı ve depresyonla mücadele etmelerine sebep oluyor.