Tufts Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi’nin Wyss Enstitüsü’nden bir araştırma ekibi, insan hücrelerinden laboratuvar ortamında hareket edebilen ve gelecekte yaraları veya hasarlı dokuları iyileştirmeye yardımcı olabilecek minik canlı robotlar olan “antrobotları” yarattı. Bu çalışma, daha önce Afrika pençeli kurbağaların embriyolarından elde edilen kök hücrelerle “ksenobotlar”ın yaratılması üzerine yapılan araştırmalara dayanıyor.
Antrobotlar, trakeadan veya nefes borusundan alınan yetişkin insan hücrelerinden oluşturuldu. Bu hücreler, özellikle Kovid-19 ve akciğer hastalıkları üzerine yapılan çalışmalar nedeniyle erişimin kolay ve hücrelerin hareket yeteneğine sahip olabileceği düşünüldüğü için seçildi. Trakeal hücreler, saç benzeri çıkıntılara sahip olan silialarla kaplıdır ve akciğerlerde hava geçişlerine yardımcı olurlar. Araştırmacılar, bu hücrelerin uygun koşullarda büyümesini sağlamak için deneyler yaptılar ve sonuç olarak, hareket edebilen kirpiklerin oluştuğu organoidler elde ettiler.
Bu antrobotlar, kendi kendine bir araya gelerek farklı şekil ve boyutlarda oluşuyorlardı. Bazıları küreseldi ve tamamen kirpiklerle kaplıydı, bazıları futbol topuna benziyordu ve düzensiz şekilde kirpiklerle kaplıydı. Bazıları düz çizgiler boyunca hareket ederken, bazıları dar daireler çiziyor ve diğerleri etrafta oturup kıpırdayarak hareket ediyordu. Laboratuvar koşullarında, bu antrobotlar 60 güne kadar hayatta kaldılar.
Bu çalışma, antrobotların tıbbi uygulamalara potansiyel olarak sahip olup olamayacağını incelemek amacıyla yapılan erken aşama deneylerini özetlemektedir. Antrobotların, hasarlı nöronları taklit ederek nöronların yeniden büyümesini teşvik ettiği gözlendi. Ancak iyileşme mekanizması henüz tam olarak anlaşılmamıştır.
Çalışma, biyo-botların farklı işlevler için kullanılması ve farklı formlarda üretilmesi konusundaki gelecekteki çalışmalar için temel oluşturabilecek önemli bir adım olarak kabul edilmektedir. Antrobotların etik veya güvenlik kaygısı yaratmadığı ve insan embriyolarından veya genetik değişikliklerden türetilmediği vurgulanmıştır. Bu araştırma, bilim dünyasında yeni ve heyecan verici bir alanı temsil etmektedir.